Alman İstihbaratından Türk İstihbarat Faaliyetleri Değerlendirmesi
Alman İç İstihbaratı: “Almanya, Türk İstihbarat Servislerinin Yüksek Öncelikli Hedefleri Arasında.- Türk Aşırı Sağcılar Müslüman Karşıtı Irkçılığın Var Olduğu İddiası İle Alman Karşıtı Duygular Yaymaya Çalıştı.”
Alman İç İstihbaratı Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), 2023 yılı raporunu yayımladı. Rapora göre, Türk istihbarat servisleri Almanya’da “yüksek yoğunlukta” etkinlik gösteriyor. BfV raporunda ayrıca Almanya’daki Gazze gösterilerinden bahsederek Türk grupların etkisine vurgu yapıyor.
BfV, raporunda Türkiye‘nin Almanya’daki casusluk faaliyetlerine yönelik gözlem ve değerlendirmeleri yayınladı. Raporda casusluk, istihbarat kaynaklı siber saldırılar, proliferasyon ve kanunsuz nüfuz operasyonlarında bulunan başlıca aktör olduğu bildiriliyor. Bu aktörler Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti olarak belirtiliyor. Ayrıca bu devletlerin istihbarat servislerinin gerçekleştirdikleri faaliyetlerin “Almanya’nın çıkarları için bir tehdit oluşturduğuna” dikkat çekiliyor.
Casusluk faaliyetlerinin sadece bilgi almak için değil, aynı zamanda söz konusu ülkelerin muhalif olarak adlandırdıkları grupları Almanya’da izlemek, gözetlemek ve nüfuz etmek için gerçekleştirildiği bildiriliyor.
MİT’in İsmine Yer Verilmedi
BfV‘nin raporunun, “Türkiye Cumhuriyeti’nin İstihbarat Servisleri” başlığı ile, “Türk istihbarat servisleri Türk devlet aygıtının merkezinde yer alıyor” bilgisi veriliyor.
Raporda, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) isminin hiçbir şekilde yer almaması, yerine “Türkiye Cumhuriyeti’nin İstihbarat Servisleri” ifadesine yer verilmesi dikkat çekiyor. Türkiye’ye yönelik olan bölümde ne MİT ne de başkanı İbrahim Kalın‘ın ismine yer veriliyor.
“Türk İstihbarat Servislerinin Yüksek Öncelikli Hedefleri Arasında”
BfV, Türk istihbarat servislerinin Almanya’yı “yüksek öncelikli hedefler” arasında gördüğüne, bu yapıların Almanya‘ya nüfuz etme faaliyetleri gerçekleştirdiğine dikkat çekiyor. Raporda, “Türk istihbarat servisleri istihbarat faaliyetlerini yüksek yoğunlukta sürdürmekte” ifadeleri kullanılıyor.
Türkiye‘nin Almanya‘da ilgilendiği bir diğer alanın ise “Almanya‘daki ekonomik, siyasi, askeri ve teknolojik konular ve bunların AB ve NATO içindeki rolü” olduğu belirtiliyor.
“Türk İstihbarat Servislerine Gizli Bilgi Toplama Fırsatı”
Raporda, Almanya‘daki Türk nüfusunun fazlalığına, çok sayıda Türk kurum ve kuruluşu ile çok sayıda diplomatik temsilciliğin yer aldığına dikkat çekiliyor. “Bunlar, Türk istihbarat servislerine gizli bilgi toplama konusunda elverişli fırsatlar sunmaktadır” ifadeleri kullanılıyor.
Raporda, AK Parti‘ye yakınlığı ile tanınan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UID) de yer alıyor. 2004’te kurulan ve merkezi Köln‘de olan UID için “devlete, daha doğrusu hükümete yakın” deniliyor.
Antisemitizm Propagandası ve Türk Gruplar
Paylaşılan raporda, İslamcı terör tehdidinin artış gösterdiğine, Ortadoğu‘da yükselen gerilimin Almanya‘nın iç güvenliğini de tehdit ettiğine işaret ediliyor. Bu raporda “Ortadoğu ihtilafının etkileri ve antisemitizm” başlıklı özel bir bölüm yazılmış olması, bu tehdide verilen önemi gözler önüne seriyor.
Raporda, “İslamcıların, Filistinli aşırıların, Türk aşırı sağcılar ve Türk aşırı solcuların çok farklı nedenlerle harekete geçmekte olduğu” bildiriliyor. Yapılan gösteriler ve sosyal medyadaki paylaşımlarla “nefret, kışkırtma, propaganda ve yanlış bilginin yayıldığı” belirtiliyor.
Türkiye kökenli hem sağcı grupların hem de aşırı solcu grupların Ortadoğu ihtilafına yönelik gösterilerde rol oynadığı, bazı grupların toplantıların yapılmasında, sosyal medyada artan Yahudi ve İsrail Devleti’ne karşıt propaganda da etkisinin büyük olduğu bildiriliyor.
“Karşıt Duygular Yaymaya Çalışıyorlar”
BfV raporunda, “Türk aşırı sağcılar ayrıca Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılığın var olduğu iddiası üzerinden bir söylem oluşturmaya ve bu yolla Alman karşıtı duygular yaymaya çalıştı” ifadeleri de kullanılıyor.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser‘ın BfV raporunun girişinde yer alan yazısında artış gösteren antisemit nefret ifadelerinin toplumsal atmosferi giderek daha fazla zehirlemesinden duyulan endişeye vurgu yapıyor. Faeser, bunda “İslamcıların, seküler radikal Filistinlilerin, aşırı sağcı Türkler ile aşırı solcu Türklerin” rolünün büyük olduğuna vurgu yapıyor.
Daha Fazla Haber Okumak İçin Tıklayın!