Fatih Erbakan ‘dan Savcılara Çağrı
YRP Lideri Erbakan: “Ankara ve İstanbul belediyelerini araştırıyorsunuz. YRP’li belediyeleri de araştıralım ama iktidarın usulsüzlükleri, iktidarın suistimalleri, iktidar ile ilgili yolsuzluk iddiaları yıllardan beri bu kadar ayyuka çıkmış bir durumdayken bu savcılar neden harekete geçmiyor?”
Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Ankara ve İstanbul belediyelerini araştırıyorsunuz. YRP’li belediyeleri de araştıralım ama iktidarın usulsüzlükleri, iktidarın suistimalleri, iktidar ile ilgili yolsuzluk iddiaları yıllardan beri bu kadar ayyuka çıkmış bir durumdayken bu savcılar neden harekete geçmiyor” diye sordu.
YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, Meclis‘te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Erbakan’ın açıklamalarından önemli satır başlıkları şöyle oldu:
”Enflasyon düştüğü zaman fiyat düşmez”
Merkez Bankası‘nın üç kez revize ederek açıkladığı, yüzde 44’lük enflasyonun dahi tutturulmasının mümkün değil. Dolayısıyla biz 2024 yılı sonunda aşağı yukarı yüzde 50’lik bir enflasyonla bu yılı tamamlamış olacağız. Tabii burada şu çok önemli huhusu da vurgulamak istiyorum; özellikle geniş halk kitleleri enflasyonun düşmesi dendiği zaman ‘Enflasyon düştüğü zaman fiyatlar düşecek’ anlayışına sahipler. Halbuki ekonomi bilimi açısından da matematik açısından da doğru değildir. Enflasyon düştüğü zaman fiyat düşmez.
“Asgari ücretin en azından 35 bin lira civarına çıkartılması lazım”
Bize göre bu enflasyonist ortamda açlık sınırının aylık 25 bin liraya, yoksulluk sınırının 70 bin liraya dayandığı bir ortamda asgari ücretin en azından 35 bin lira civarına çıkartılması lazım.
”7 milyon çocuk yoksul, 2 milyon çocuk derin yoksulluk içerisinde; imkanlar imtiyazlı holdinglere gidiyor”
(Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı’nın (TEPAV) çocuk yoksulluğu raporu) Türkiye’de 0-17 yaş grubundaki insanlarımızın yani çocuk kategorisindeki insanlarımızdan 7 milyonu yoksulluk yaşıyor. 2 milyon çocuk derin yoksulluk içerisinde. Bunların ihtiyaçlarının karşılanması ve bu tablonun düzeltilmesi için elden gelenin ortaya konması gerekirken maalesef imkanlar israfa gidiyor, imtiyazlı holdinglere gidiyor.
“İktidar ile ilgili yolsuzluk iddiaları yıllardan beri bu kadar ayyuka çıkmış bir durumdayken bu savcılar neden harekete geçmiyor?”
(Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine konser soruşturması) Belediyelerde de ülkenin, devletin hiçbir kurumunda da israf yapılmasına asla rıza gösteremeyiz. Eğer bir belediye herhangi bir israf veya usülsüz harcama yapıyorsa bunun sonuna kadar incelenmesi, araştırılması lazım. Muhalefet partilerinin belediyeleri de YRP belediyeleri de incelenmelidir. Ve eğer böyle bir şey tespit edilirse yasalar çerçevesinde gereken kendilerine yapılmalıdır.
Ancak burada değinilmesi gereken önemli bir husus var. Nedir bu husus, ABB ve İBB’nin konser ve festival gibi etkinliklere yapmış olduğu harcamalarla ilgili yapılan haberleri ihbar kabul eden Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları jet hızıyla ve eş zamanlı olarak Ankara ve İstanbul’da soruşturma başlattılar. Biraz önce dediğimiz gibi eğer bir yerde usülsüzlük, israf, yolsuzluk varsa tabii ki araştırılsın. Ancak burada milletimiz de biz de şu hususa dikkat çekiyoruz, diyoruz ki, tamam Ankara ve İstanbul belediyelerini araştırıyorsunuz. YRP’li belediyeleri de araştıralım ama iktidarın usulsüzlükleri, iktidarın suistimalleri, iktidar ile ilgili yolsuzluk iddiaları yıllardan beri bu kadar ayyuka çıkmış bir durumdayken bu savcılar neden harekete geçmiyor?”
”Yemin metnine uyulmamasının elbette ki bir karşılığının olması normaldir”
(MSB’nin Yüksek Disiplin Kuruluna sevk ettiği genç teğmenler) Burada tabii TSK, disiplinin en sıkı bir şekilde uygulanması gereken kurumumuzdur. Buradaki teammüllere, yazılı kurallara ve oradaki yemin metnine uyulmamasının elbetteki bir karşılığının olması normaldir. Burada hukuki sürecin bir kesime haksızlık yapmadan, zulmetmeden gerektiği şekilde uygulanması gereklidir.
“Bu ülke ne 28 Şubat zihniyetine ne de bu yanlış iktidar anlayışına mahkumdur”
İşte görüyorsunuz ya bizim bu açlık ve yolsuzluk üzerine kurduğumuz düzene sabredeceksiniz, tahammül edeceksiniz, soğan ekmek yemeye devam edeceksiniz ya da biz gidersek bunun yerine tekrar 28 Şubat günleri geri gelecek.
Bu ülke ne 28 Şubat zihniyetine mahkumdur ne de iktidarın paylaşımda adaleti sağlayamayan yoksulluğu ortadan kaldıramayan, milletin dar gelirlinin refah seviyesini arttıramayan bu yanlış ekonomi yönetimine, bu yanlış iktidar anlayışına mahkumdur. İnşllah milletimiz ferasetiyle doğruyu bulacaktır. Biraz önce söylediğim gibi ne 28 Şubat’çılar ne de 28 Şubat zihniyetine sahip olmayan ancak, ekonomik olarak ve adalet bakımından ülkeyi bu hale getirenlere de mahkum değildir.”
Daha Fazla Haber Okumak İçin Tıklayın!