DOLAR

35,9970

EURO

37,1902

ALTIN

3.360,20

BIST

9.869,22

DEM Parti’den Barış Süreci Açıklaması: “Belirsizlik Konjonktürle İlgili”

Devlet Bahçeli ve DEM Parti’nin Abdullah Öcalan ziyareti üzerine yaptığı açıklamalar, Türk siyasetinde yeni bir tartışma başlattı. Bu içerikte, ziyaretin detayları ve olası etkileri üzerine kapsamlı bir analiz bulacaksınız.

DEM Parti’den Barış Süreci Açıklaması: “Belirsizlik Konjonktürle İlgili”

Yeni Barış Süreci ile ilgili konuşan DEM Parti heyetinden Sırrı Süreyya Önder: “Bu belirsizliği normal olarak tanımlayamam. Ancak, bu durum sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, mevcut konjonktürle alakalıdır.-Bence hala bu konuda net bir karar alınmadığı için Türkiye’deki süreç belirsizliğini koruyor.”

MHP lideri Devlet Bahçeli‘nin çağrısıyla başlayan süreç, DEM Parti‘nin terörist başı Abdullah Öcalan‘ı İmralı’da ziyaret etmesiyle devam etti. Bu gelişme üzerine kamuoyunda ortaya çıkan  sürecin “belirsizlik” iddialarına yanıt veren DEM Parti heyetinden Sırrı Süreyya Önder bu durumu samimiyetle değil, daha ziyade “konjonktürel” faktörlerle ilişkilendirdi.

Mezopotamya Ajansı‘nın sorularını yanıtlayan DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Barış süreci” çerçevesinde PKK lideri Öcalan’la yapılan görüşmeler hakkında şunları kaydetti:

  • -Herkesin merak ettiği soruyla başlayalım. Neler oluyor, bundan sonra neler beklemeliyiz?
    Kamuoyundan farklı olarak bildiğimiz tek şey, yürüttüğümüz görüşmelerin içeriğidir. Süreç belli bir aşamaya geldiğinde, bu bilgiler de kamuoyuyla paylaşılacaktır. Ancak, geleceğe dair kendimize sakladığımız özel bir bilgi bulunmamaktadır.
  • -Bu belirsizlik normal mi?
    Bu belirsizliği normal olarak tanımlayamam. Ancak, bu durum sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, mevcut konjonktürle alakalıdır. Sadece bizler değil, devleti yönetenler ve Ortadoğu’daki diğer aktörler de gelecekteki belirsizlikleri gidermek için çeşitli adımlar atmaktadır. Bizim bu süreçteki rolümüz, belirsizliği ortadan kaldıracak bir zemin oluşturma çabasıdır.
  • -Bugün tartıştığımız konuların pek çoğunun bölgedeki gelişmelerle ilgili olduğunu biliyoruz. Abdullah Öcalan’ın bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin önerileri ve değerlendirmeleri nelerdir?
    Şu anda ne ABD’nin, ne İsrail’in, ne İran’ın, ne Türkiye’nin, ne de Suriye’deki diğer aktörlerin nasıl bir yol izleyeceği konusunda net bir bilgi yok. Şam’daki yeni yönetimin geleceği hakkında da belirsizlik söz konusu. Öcalan, bu belirsizlik döneminde kendi Ortadoğu projeksiyonunu bir öneri olarak sunmaktadır. Bu açıdan en belirgin olan, Öcalan’ın tutumudur.
  • -Abdullah Öcalan’ın net olan bu pozisyonunu biraz daha açabilir misiniz?
    Öcalan, “netliği” sağlamak için savaşı, çatışmayı ve halklar arasında keskin sınırları değil, barışı, bir arada yaşamayı ve geçişkenliği öneren bir siyasi duruş sergilemektedir.
  • -Çok fazla detay paylaşmıyorsunuz. Peki iktidar ya da devletin pozisyonuna ilişkin ne görüyorsunuz?
    İktidar, “devlet aklını” devreye sokarak belirsizlik karşısında Kürtlerle barış yapmayı ve Ortadoğu’da bu şekilde temel bir aktör olmayı mı seçecek, yoksa “kadife eldiven içindeki demir yumrukla” Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında bir karar vermektir.
  • -Devletin bu konuda karar vermediğini mi söylüyorsunuz?
    Evet, bence hala bu konuda net bir karar alınmadığı için Türkiye’deki süreç belirsizliğini koruyor. Ayrıca, Kürt toplumu başta olmak üzere barış için bedel ödeyen kesimlerin bazı kaygıları var. Birçok çevre, toplumun ruh halini “temkinli iyimserlik” olarak tanımlıyor. Bu tür dönemlerde kaygıların olması doğaldır. Toplumun, geçmişte yaşadıklarından çıkardığı dersler ve deneyimler var. Temkinli iyimserlik, bu dönemi anlamanın toplumun bilgeliğinin en damıtılmış halini temsil ediyor. Barış, bu topraklarda yaşayan herkesin ortak ideali olmalı ve bu hedefe ulaşmak için daha büyük çabalar göstermeliyiz.
  • -Herkes bölgesel gelişmelere, konjonktüre dikkat çekiyor. Kimisi sadece fırsatları, kimisi sadece tehditleri görüyor. Siz ne görüyorsunuz? “Büyük fırsatlar var, ne gerek var şimdi bu girişimlere” diyenlere ne demek istersiniz?
    Evet, bazı çevrelerin bakış açıları insanı şaşırtıyor. Özellikle bu çevreler, Kürtlerin “barışa” yatırım yapmaları durumunda, Kürdistan’ın bağımsızlık ihtimalini kaybedeceklerini düşünüyorlar. Ancak, şu an barış sağlanmazsa Kürtler açısından fırsat kapıları mı açılacak? Büyük güçlerin çatışmasından kurtulup özgürlüğe mi ulaşacaklar? Bu, büyük riskler taşıyan bir ihtimaldir. Öcalan, Kürtlerin bu riski göze almalarının tarihi bir başarı kadar, tarihi bir felaketi de beraberinde getirebileceğini ifade ediyor. Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisi, bu iki ihtimal üzerine inşa edilmiştir. Öcalan, bu teorinin hayata geçirilmesinin tam zamanının geldiğini savunuyor. Devletin bu konudaki iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu. Dolayısıyla, hem Öcalan hem de Kürt hareketi barış konusunda kararlıdır. Devlet de belirli bir netliğe ulaştığında, esas “süreç” o zaman başlamış olacak. Bu sürece şimdilik “çözüm süreci” denmiyor olabilir. Ancak barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri olarak görülmelidir.
  • -Aslında çok soru var; bir yandan barış ihtimali, bir yandan kayyım, bir yandan çözüm, bir yandan Rojava’ya saldırılar, bir yandan operasyonlar… Bütün bunlar toplumdaki iyimserliği baltalıyor. DEM Parti yetkililerinin en küçük sözü üzerinden günlerce tepinenler, bütün bu saldırıları normal karşılıyor? Bunlar gelişmelere zarar vermez mi?
    Biz heyet olarak bu sürecin olumlu yönde ilerlemesi için çaba sarf ediyoruz. Negatif gelişmelerin yaşanmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak sadece bizim değil, tüm toplumun sorumluluğu her şeye rağmen bu süreci başarıyla tamamlamaktır. Bu nedenle süreç ilerledikçe, bazı konuları daha net bir şekilde konuşma fırsatımız olacak.

 

 

Daha Fazla Haber Okumak İçin Tıklayın!

Daha Fazla Siyaset Haberi Okumak İçin Tıklayın!

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ