Kürtler İçin İkinci Alternatif Artık Kesinlikle CHP’dir!
CHP Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu: Kürtler için ikinci alternatif artık kesinlikle CHP’dir, Erdoğan bunu gördüğü için harekete geçti!
CHP içinde Kürt kimliğine sahip çıkarak siyaset yapan bir hukukçu Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu, gazeteci ve yazar Cansu Çamlıbel‘e konuştu. Milletvekili Tanrıkulu, son dönemde kayyum atamaları başta olmak üzere yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, “Kürtler için ikinci alternatif artık kesinlikle CHP’dir” dedi.
Çamlıbel‘in kaleminden Sezgin Tanrıkulu‘nun ifadeleri şöyle oldu:
“Bahçeli’nin çağrısı önemli ama önerdiği yöntem yanlış, toplumda yeni bir kutuplaşma cephesi açtı”
– Bahçeli’nin “Öcalan gelsin Mecliste konuşsun” demiş olması birden DEM’in kapatılmasına da karşı çıkmaya başlayacağı anlamına da gelmeyebilir. Nitekim 2013- 2015 sürecinde DEM’in öncülü BDP’ye bir anlamda bir ‘postacılık’ görevi verilmişti. CHP’nin ‘masayı Mecliste kuralım’ çağrısı havada kalmıştı. Bugün de Bahçeli “Ne Kandil ne Edirne” diyor. Selahattin Demirtaş’ı süreçten dışladığı gibi DEM’in konumundan da bahsetmiyor. Bu haliyle sivil siyaset açısından daha da geride bir yöntem gibi durmuyor mu Bahçeli’nin önerdiği?
Bahçeli’nin barış ihtiyacına dikkat çekmesi değerli ve önemli. Ama çatışmanın sonlanması bakımından önerdiği yöntem son derece yanlış. Öcalan, evet bir siyasal aktördür. 25 yıldır hapistedir ama sonuçta kendi kurduğu örgütü üzerinde halen bir etkisi ve hakimiyeti vardır. Dolayısıyla kendi kurduğu örgütle ilgili bir söz söylemesi önemli. Ama en sonda söylenecek sözü en başta söylerseniz bu meselede travma yaşamış, bu meselenin yarattığı yıkım üzerinden öfke sahibi olmuş insanları barış isteğinin çok uzağına, hatta karşı tarafına itersiniz. Bahçeli’nin sözleri tam olarak buna sebep oldu. Başka bir kutuplaşma cephesine neden oldu; toplumsal barış konusu da kutuplaşma konularından birisine dönüştü. Oysa adım adım gidilmeliydi. Ben şimdi bugün ‘barış istiyoruz’ diyenden çok ‘böyle bir barış istemiyoruz’ diyen görüyorum.
– Hükümet sizce bu ortaya çıkan toplumsal homurdanmaları kesmek için mi apar topar Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanmasına ve belediyeye kayyum atanmasına yol verdi? Nitekim sonra DEM’li Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine de kayyım atandı. Kayyım hamlesi toplumsal tepkiyi dizginlemek için miydi yoksa baştan zaten stratejinin bir ayağı da bu muydu sizce?
Adalet ve Kalkınma Partisi, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Kürt meselesinde ne yapacağını bilemez hale geldi. Bir taraftan bir seçim yenilgisi aldı, bir taraftan da güvenlik eksenli politikaların aleyhinde çalışmaya başladığını fark etti. Ama bu sefer de 1 Ekim’de başlatılan sürecin yöntemi nedeniyle belli toplum kesimlerini öfkelendirdi. Bu kayyım atamaları bir anlamda o öfkelenen toplum kesimlerine bir yanıt oldu. “Bakın biz aynı zamanda terörle mücadele ediyoruz, endişe etmeyin” denilmeye çalışıldı o kayyım atamalarıyla.
“Kürtler için ikinci alternatif artık kesinlikle CHP’dir, Erdoğan bunu gördüğü için harekete geçti”
– “31 Mart seçimlerinin sonucunda AKP bir taraftan bir seçim yenilgisi aldı, bir taraftan da güvenlik eksenli politikaların aleyhinde çalışmaya başladığını fark etti” diyorsunuz. Yani “Kürt seçmen tabanını hızla kaybettiği için bu yola girdi” diyorsunuz. Doğru mu anlıyorum?
Evet, Kürt seçmenin kendisinden koptuğunu gördü.
– O zaman size göre Kürtlerin DEM’e alternatif adres olarak AKP’yi görmeleri durumu bitti mi? AKP iktidara geldiği 2002’den beri durum buydu zira.
Bunun sonuna gelindi, evet. Kürtler için ikinci alternatif artık kesinlikle CHP’dir. Bütün kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor zaten. Özgür Özel‘in yapacağı gezi, bu duyguyu daha da güçlendirmeye dönük bir geziydi. “Türkiye partisi olarak bu meseleyi biz çözeceğiz” denildi, kısa kesip dönmek durumunda kalmasa Diyarbakır dışındaki diğer şehirlerde de bunu diyecekti. Özgür Özel’in Kürtlere hissettirmek istediği duygu “her biriniz artık eşit hissedeceksiniz” duygusuydu. Özgür Özel, o duyguyu yaratma konusunda bir çaba içerisinde. Ve ben görüyorum ki söylediklerimiz şu an eksik gelebilir ama CHP, bu duygu ortaklığını Kürtlerle büyük ölçüde kurmuş durumda.
Bakın Erdoğan bugüne kadar bu meseleyi hep kendi siyasal çıkarları için kullandı. Siyasi geleceği için kullandı. Şimdi de yine kesinlikle kendi gündemi var, kesinlikle. 2023 seçimleri öncesinde hükümetin ortaya attığı yalanı dolanı gören Kürtler Erdoğan‘a bir daha nasıl güven duyacaklar? Sahte videolarla siyaset yapan bir liderliğe nasıl güven duyacaklar?
–Erdoğan yaşadığı sürece başkan kalmak istiyor, Bahçeli’nin 2030 mesajı bu anlama geliyor: ‘Kaydı hayat şartı’
–Özgür Özel erken seçimi 2025 sonbaharı için önerdi, sonraki yıllar için değil.
-Hâlâ Türkiye’nin birinci partisiyiz, geçen hafta kapalı grupta rakamları sundular, AKP’nin 2 ila 4 puan önündeyiz.
-İktidar Bahçeli’nin neden olduğu tepkiyi kayyımla dindirmeye çalışıyor.
-Ağzını açana ‘terörist’ yaftası yapıştırmakla iç cephe güçlendirilmez.
-Hükümet kayyım atamalarında sembollerle mesaj verdi, Halfeti Öcalan’ın memleketi, 4 kasım Selahattinlerin tutuklandığı tarih.
-Kürtlere ‘Bizim istediğimiz çizgiye gelmezseniz daha kötüsünü yaparız’ demiş oldular.
-2013’te bize ‘gol atma’ ve siyasi rant kaygısıyla Meclis komisyonu önerimizi heba ettiler.
-Başta Bahçeli ‘Devletin geleceği için yol arayışında’ diye düşünüldü ama sonra ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi, niyeti ortaya çıktı.
–Demirtaş’ın hapiste olmasının sebebi Erdoğan’ın kişisel kini ama o hapiste tutuldukça daha etkili bir aktör olacak.
–Özel ile İmamoğlu arasında yoldaşlık hukuku var, liderlik arayışı söylentileri doğru değil.
–Mansur Yavaş’ın CHP dışında bir arayışı yok, bu konuda şüphem yok, en azından bugün için böyle.
Cansu Çamlıbel‘in Yazısını Okuyabilmek İçin Tıklayınız!
Tüm Köşe Yazılarına Ulaşmak İçin Tıklayın!